sinemada film izlemek

çok severim.

çok sevmem. bazı marvel filmleri dışında internete düşmesini bekliyorum. not: dc'i internetten izleyeceğimi düşünen irtibatı kessin pls.

hiç sevmem. çok çok beklediğim filmler dışında sinemaya gitmem, zaten film izlemeyi de sevmem. ben gelmek istemiyorum sevmiyorum demekten sıkıldım ama arkadaşlarım her seferinde tutup zorla götürmeye çalışıyor ben bıktım, siz siz olun sinemaya gelmek istemeyen arkadaşlarınıza ısrar etmeyin.

keyfi ayrıdır.ama çok seçici olmak gerekir yoksa verdiğiniz paraya yanarsınız.

ihtimal odur ki; hepimizin çokça özleyeceği etkinlik. en güzel zamanlarımızı kaptırdığımız covid-19a buradan sonsuz küfürlerimizle...

son iki seferimde de istemeden de olsa uyuyakalarak pek verim alamadığım eylem. salondan önce cin gibi oluyorum ama o koltuğa oturunca kedi gibi mayışıyorum aq. ayrıca ankara cinemaximum ankamall'e gitmeyin. hayatımda gördüğüm en sert ve rahatsız edici koltuklardı.

Netflix e gelir evde sereserpe izlerim diye 2 senedir gitmiyorum. Ulaşamadığım için sanırım bu korona döneminde burnumda tüttü

21 yaşımdayım bir kez bile sinemaya gitmedim...

Eskisi kadar cazip gelmeyen eylem.Neredeyse iki film parasına 1 ay netflix alınabiliyor artık.Hem vakitten tasarruf ediyorsun.Yan koltuğunda konuşan, gürültü yapan, telefonla oynayan yok.Seans kaçırma derdi yok.Önüme uzun boylu geldi altyazılıyı okuyamıyorum derdi yok. Özetle gerek yok bence.

Sinemaya tek gitmeyi daha çok sevenlerdenim. Yanımda biri varsa ve benim önerimle gitmişsek sürekli onun vaktini çalmışım gibi düşündürüyor. Sahneleri izlerken yanımdakinin tepkilerine bakıyorum göz ucuyla. Sonra filme odaklanmayı bırakmış oluyorum. Hiç bu toplara girmeden en güzel film izleme şekli ortalama büyüklükte bir ekranda koltuğunuza yayılarak yalnızken izlenen halidir.

Bu gidişle çok özleyeceğiz gibi geliyor

deli gibi patlamış mısır yiyen insanlar yoksa güzel bir aktivite* denilebilir...

Yeter ki açılsın söz klimaya bir şey demicem söz..

evime minik bir sinema sistemi kurmak gibi bir hayalim var. Hesapladım, öyle pek maliyeti de yok. Tabi bir de mısır makinesi almak lazım. Meyve barında da mis gibi içecekler hazırlarım. Var ya, beni alan yaşadı. Hehe.

ne güzel keyifliydi şu eylem. sırf bu yüzden covid-19‘unuzu ayrı, pandeminizi ayrı, sosyal mesafenizi ayrı, hes kodunuzu ayrı, sizi hepsiyle birlikte sikeyim! insanların bir yıldır toplu taşıma araçlarında balık istifi gibi işe gidip günde en aşağı 8 saat bir dünya insanla kıçkıça çalışmasına gıkı çıkmayan piçler, zaten kimsenin gitmediği sinema salonlarını kapattı. bu ülkede akıl sağlığını korumak ciddi anlamda başarı. (bkz: türkiye'de akıl sağlığını korumak)

En güzeli eve minik bir sinema yerleştirmek. Bizimkileri ikna edemedim. "Evde zaten yeterince eşya var, tıkış tıkış, bir de sen doldurma. Evlenince söz, evine istediklerini alırız ama şimdi bizi darlama." dediler. Şöyle şimdi. Araştırdım. Çok güzel, uzun ömürlü, görüntüyü yaz kış, gündüz gece, soruntusuz ve sıkıntısız devasa boyutlarda yansıtabilen projeksiyonlar 3-5 bin lira. Alırsın bir tane bundan. Güzelce bir ses sistemi ayarlarsın eve abartmadan. Bir duvarı da silinebilir, kaliteli bir boya ile beyaza boyarsın. Mis. İstediğim zaman sevgili hayat arkadaşımla vizyona bağlı kalmadan sinemaya gideriz. Kolçak derdi yok. Otur, yat, kalk... Mısır yemek için bankadan kredi çekmeye gerek yok. Reklam izlemek yok. Çişe giderken filmi kaçırma derdin yok. Kahkaha atacakken kendini tutma derdin yok. Yok oğlu yok. Hem pickup'la, hem bilgisayarı kablosuz bağlayıp kullanabileceğin bir ses sistemi olur elinde. Hem de araştırmalarımı ve çalışmalarımı duvara yansıtıp sürdürebilirim. Hatta bazen, sevgilinin merak ettiği şeyleri de tam bir üniversite hocası edasıyla anlatırsın, elinde böyle uzun profesör değneği ile. Mükemmel. Her türlü güzel yatırım.